Baba Zula, 1996 yılında İstanbul'da kurulan ve özgün müzik tarzıyla kısa sürede dikkat çeken bir topluluktur. Grup, kurucu üyeleri arasında yer alan Levent Akman, Murat Ertel ve Emre Onel tarafından temelleri atılmıştır. Daha sonra gruba birçok farklı sanatçı eşlik etmiş ve bu dinamik yapı Baba Zula'nın sürekli evrilen bir sanat kolektifi haline gelmesini sağlamıştır. Grubun müzikal anlayışı, geleneksel Türk müziğinin makam ve ritim yapılarıyla elektronik, dub, reggae ve psikedelik rock gibi çağdaş türleri harmanlayarak ortaya koyduğu özgün sentez üzerinden şekillenmiştir.
İlk yıllarında İstanbul’un yeraltı sanat çevresinden beslenen grup, müziklerinde sadece işitsel değil, aynı zamanda görsel deneyimi de ön plana çıkarmayı hedeflemiş; bu amaçla sahne performanslarında dans, tiyatro ve canlı görsel sanat unsurlarına sıklıkla yer vermiştir. İlk dönemlerinde geleneksel sazlara dijital efektler ekleyerek alışılmadık bir tını yaratan Baba Zula, aynı zamanda elektro-saz gibi özgün enstrümanlarla da ses paletini genişletmiştir.
Grubun ilk önemli albümü, 2003 yılında yayınlanan "Psychebelly Dance Music" isimli çalışması olmuştur. Ancak bundan önce, Baba Zula'nın geniş kitleler tarafından tanınmasına vesile olan proje, 1999 yılında Derviş Zaim'in yönettiği "Tabutta Rövaşata" filmi için hazırladıkları müzikler olmuştur. Film müzikleriyle dikkat çeken grup, bu başarıyı albüm formatına taşıyarak müzik kariyerinde ilk güçlü adımını atmıştır.
“Psychebelly Dance Music” albümü, grup üyelerinin Anadolu'nun geleneksel seslerini elektronik altyapılarla buluşturduğu ilk derli toplu eser olmuş; Türkiye'de ve yurtdışında etnik füzyon müzik seven çevrelerce büyük beğeni toplamıştır. Bu albüm, Baba Zula'nın sadece Türkiye’de değil Avrupa’daki dünya müziği çevrelerinde de adının duyulmasına vesile olmuştur.
2000’li yılların başından itibaren Baba Zula, yalnızca Türkiye'deki müzik sahnesinde değil, uluslararası alanda da görünürlük kazanmaya başlamıştır. Özellikle Fransa, Almanya, İngiltere ve Japonya gibi ülkelerde düzenlenen dünya müziği ve alternatif sahne festivallerine katılmış; burada sergilediği teatral performanslarla büyük ilgi görmüştür.
Grup, ünlü İngiliz müzisyen Mad Professor ile gerçekleştirdiği iş birliği sayesinde dub türüne dair etkilerini derinleştirmiştir. Ayrıca Alexander Hacke (Einstürzende Neubauten) gibi farklı müzik disiplinlerinden sanatçılarla yaptıkları kayıtlar, Baba Zula'nın evrensel müzikal diyaloğa açık bir grup olduğunu ortaya koymuştur. Bu süreçte, grubun müziği yalnızca Türkiye'deki dinleyicilere değil, dünya çapında müzik tutkunlarına da ulaşmıştır.
2010’lu yıllarda Baba Zula’nın müzikal yönelimi daha da cesur hale gelmiştir. Bu dönemde çıkan "Gecekondu" (2010) ve "34 Oto Sanayi" (2014) gibi albümler, kentsel dönüşüm, göç, kültürel çatışma gibi sosyopolitik temaları da müziğin içine taşıyan eserler olmuştur. Grubun bu albümleri, sadece ritmik ya da melodik anlamda değil, aynı zamanda içeriksel olarak da daha derinlikli bir yapıya bürünmüştür.
Bu süreçte sahne tasarımları, video projeksiyonlar, ışık oyunları ve kostümlerle zenginleştirilen canlı performanslar; Baba Zula’nın konserlerini bir müzik dinletisinden öte performatif bir sanat deneyimine dönüştürmüştür. Geleneksel sazların elektronik seslerle buluşması, müziklerindeki zamansızlık hissini perçinlemiştir.
Baba Zula’nın konserleri, izleyiciyle kurdukları bağ sayesinde sıradan bir dinleti olmanın çok ötesine geçmiştir. Grubun sahne şovları, karakteristik kostümler, geleneksel Türk motiflerinden esinlenen aksesuarlar, dans performansları ve doğaçlama anlatılar ile zenginleştirilmiştir. Sahneye çıkan her sanatçının yalnızca müzisyen değil aynı zamanda birer performans sanatçısı olduğu bu yapı, Baba Zula’yı sahne sanatı açısından da özgün bir noktaya taşımıştır.
Grup, performanslarında tasavvufi semboller, mistik unsurlar ve Anadolu efsanelerini çağrıştıran motifleri çağdaş tiyatro diliyle birleştirerek, seyirciyi bir zaman yolculuğuna çıkaran atmosferler yaratmıştır. Bu yaklaşımları sayesinde Baba Zula konserleri, hem geleneksel hem de avangart sanat çevrelerinde ilgiyle karşılanmıştır.
Baba Zula, müzik kariyeri boyunca Anadolu’nun kültürel mirasını yalnızca korumakla kalmayıp, onu modern bir bakışla yeniden şekillendirme yoluna gitmiştir. Bağlama, darbuka, bendir, kemençe gibi geleneksel enstrümanları elektronik altyapılarla bir araya getirerek hem eskiyi yaşatmış hem de geleceğe dönük müzikal bir köprü kurmuştur.
Bu yaklaşım, özellikle genç kuşaklar üzerinde etkili olmuş; geleneksel müziğin yalnızca geçmişte kalması gereken bir değer değil, yeni nesillerin kendi yorumlarıyla yeniden şekillendirebileceği bir kültürel alan olduğunu göstermiştir. Baba Zula’nın müziği, bu anlamda bir etnik müzik grubu olmanın ötesine geçerek bir kültürel ifade biçimine dönüşmüştür.
Yaptıkları müzik, yalnızca eğlencelik bir üretim olarak değil, aynı zamanda Anadolu'nun çok katmanlı kültürel belleğini taşıyan ve çağdaş dünyada yankılanan bir sanat formu olarak da değerlendirilmiştir. Bu yönüyle Baba Zula, Türk müziğinin uluslararası platformlarda temsil edilmesinde önemli bir rol üstlenmiş; sanatın evrensel diliyle yerelliği buluşturan öncü gruplardan biri olmuştur.
BABA ZULA Konser etkinlik, balo, düğün, nişan, gala,
Bayii toplantıları festivaller için iletişim no : 0507 306 54 30
BABA ZULA konser, düğün, nişan, organizasyon, kaşesi burada.
BABA ZULA menajeri. BABA ZULA düğün, nişan, balo, gala, festival,
Etkinlikleri için menajeri ile iletişime geçebilirsiniz 0507 306 54 30
